27 Aralık 2012 Perşembe

Deliriyorum!! Delirium Cafe (Birahanesi..)

Bira yapmaktan (2,5 ayda 6 farklı çeşit bira yaptık..) ve maça gitmekten bira tadımı yazılarına yer ve vakit ayıramaz olmuştuk..

Delirium'u ilk olarak diskete oyun yüklediğimiz bilgisayarcıda duymuştum. O zamanlar büyük bir dosyadan türüne göre sıralanmış oyunlar içinden sadece oyunun isminden nasıl bir şey olduğunu kestirmeye çalışır, 4-5 disketi geçmeyecek oyunları yükletir evin yolunu tutardık. Herhangi bir disketteki arıza oyunun yüklenmesini ve dolayısıyla oynanmasını engellediği için ne kadar az disket o kadar az risk demekti. Delirium ismi cezbedici ama sonucu hüsran, saçma bir oyundu.

Delirium ile ikinci tanışmam Brüksel seyahati öncesi okuduğum kitaplarla oldu, ardından şehre iner inmez buranın yolunu tuttum ve kendimi yıllar sonra yine büyük kalın bir dosyadan isimlerine bakarak seçim yapmaya çalışırken buldum. Bu sefer oyun değil Bira seçmeye çalışıyordum..


Delirium Cafe-Bar bir efsane. Adı Delirium Cafe bu arada. Belçika'lıların Cafe anlayışı da böyle olmalı zaten.. 2000'in üstünde biraya sahip olarak Guinnes rekorlar kitabına girmiş bir mekan. Yazıyla belirteyim de yanlışlık olmasın; ikibin'in üstünde farklı bira... Seçeceğiniz Bira için size bir kitap veriyorlar :). Ekim ayındaki Brüksel ziyaretimde yıllarca gittiğim bu şehirde bu mekanı keşfetmemiş olmanın üzüntüsünü ve burada olmanın mutluluğunu birlikte yaşadım.  Benim gibi bir bira aşığı için yeryüzünde cennet.

Taze bira musluktan içilir. Şişesini bile zor bulduğunuz efsaneleri musluktan (tap) tatmak, devasa kilerinden çıkan soğuk Amerikan, İngiliz, Belçika biralarını yudumlamak öyle keyifli ki. Sadece muslukta 50 çeşit bira var. 3 katlı bir mekan ve her katı farklı keyifler için..

İzin verirseniz sizlerle bu mekanın detaylarını ve burada tattığım Dünyan'nın her bölgesinden biraları kısaca aktarmak istiyorum. Okumak okumamak seçimi ise çok basit, şu yukarıdaki resme tıklayıp da kendinizden geçmiyorsanız boşverin devamını okumaya değmez.. Ama şunu net söyleyeyim, bira ile birazcık alakanız varsa alttaki  ''Devamı'' tuşuna basmayarak çok şey kaybedersiniz. :)

22 Aralık 2012 Cumartesi

Bekçisiyiz kopsa kıyamet, Siyah Beyaz bize emanet! / Beşiktaş:3 - Kayserispor:1

Küçük Amerika olduğumuz için herşeyin b.kunu çıkarma konusunda sınır tanımıyoruz. Herşey 'en'lerde olmalı. Saçmalılklar da.. 1 aydır, belki daha da uzun süren bir Kıyamet Günü manyaklığı dün sona erdi çok şükür. Bizim bu saçma gösteride yer alabileceğimiz tek rol ise melankolik şarkılarımızdı..

Tribünlerin bir sözü vardır, her kulübün kendine uyarladığı. Bizim için; ''Cehennem buz tutana kadar Beşiktaş'lıyız''. Eğer  İnönü bizim cehennemimiz ise dün buz tutmasına ramak kalmıştı. Kelimenin tam manası ile donduk. Sahada 40. dakikaya kadar da bizi ısıtacak bir şey de göremedik. Ama ilk yarının son 5 dakikası tüm havayı dağıttı. 

Cuma maçlarından yorulduk ama bize yapılan haksızlıklardan yorulmadık, her yumrukta tekrar ve daha dinç ayağa kalkıyoruz. Hem Kıyamet gününde Beşiktaş'tan başkasına maç verilseydi haksızlık olurdu. Çünkü sadece biz;

Bekçisiyiz kopsa Kıyamet! Siyah Beyaz bize Emanet!!..

Şimdi 'Devamı' linkine basma zamanı..

21 Aralık 2012 Cuma

Aşk...

Aşk. Siz seçebildiniz mi kime aşık olacağınızı?

Onu ilk olarak bir okul turnuvasında görmüştük. Devlet parasız yatılı olarak kolej takımları ile ancak o anlarda karşılaşıyorduk. O kolej takımının en güzeliydi, bizim okulu yenmişlerdi o gün, umurumuzda değildi sonuç, zaten bizim tutkumuz sevinçlere değil oyunaydı. Çok güzeldi, herkesten farklıydı oyunu, duruşu, çalımları. Platonik aşkımızdı artık bizim. Nedense bizden hissediyorduk onu.

Yıllar geçti, o dünyanın en iyi okullarında arıza çıkarmakla meşgulken biz de başımıza gelen müdür belası ile savruluyorduk. Köklü, ağırbaşlı  bir yapıdan şımarık bir koleje dönüşüyorduk. En iyi öğretmenleri getiriyorduk, dönem bitmeden gönderiyorduk. Bünye kabul etmiyordu. Öğrenciler de aşılanmıştı, bozuluyordu, dinlemiyorlardı sınıf başkanlarını, işi gücü kavga çıkarmak olmuştu bazılarının. En çok onlar seviyordu çünkü, Müdür de seviyordu bu adamları.. Kayboluyordu birlikte olamnın ruhu. Düzen değişiyordu, dünya değişiyordu ama biz değişmek istemiyorduk.

17 Aralık 2012 Pazartesi

Soğuk ve Beyaz Kış Gecelerinin, Siyah ve Sert Birası: Bira Atöyesi K.3 Irish Stout

Hangi bira sever soğuk kış günlerinde eve gelip şöyle kavrulmuş arpa kokusunun, kahve tatlarının olduğu bir bira içmek istemez ki? Biz de öyle düşündük ve Atölyemizin 3. kit birasını bir Stout olarak üretmeye karar verdik.

Bira Atöyesi K.3 Irish Stout: Soğuk ve Beyaz Kış Gecelerinin, Siyah ve Sert Birası.  

Dostlarımızın çoğu 'Siz ne yapıyorsunuz?' diyor, takip etmekte zorlanıyor. Açıkçası biz de takip etmekte zorlanır olduk,haftamızı fermenterdeki biranın şişeleneceği güne, yeni yapılacak biranın tarihine göre ayarlar olduk. Çünkü her adım önemli ön hazırlıklar gerektiriyor.

O zaman ne yaptığımızı kısa tekrar hatırlatalım: Amacımız kendi emeğimizi tatmak, keyifle Bira içmek ve son dönemde değişmeye başlamasına rağmen bir Lager (daha da net söylemek gerekirse Pilsner) hegamonyası altında olan ve çeşidin az olduğu Türkiye pazarında kendi biralarımızı içmek, farklı tatlar yakalamak.

(''Devamı'' butonunu tıklamanız yazının devamına ulaşmanızı sağlayacaktır..) 

8 Aralık 2012 Cumartesi

Koy koy koy / Beşiktaş: 2 - Eskişehirspor: 2

Yine bir cuma akşamı. Tüm haftanın stresi, trafik çilesi, yorgunluk. Yine de başka hiçbir şeye koşmadığımız gibi koşuyoruz sana.. Besşiktaş sen bizim tek umudumuzsun. Anlıyor musun?

Beşiktaş yine özlediğimiz Beşiktaş gibi oynadı.. Beşiktaş, 'yine' Beşiktaş gibi bitirdi.. Sonunu bildiğimiz bir dramayı izledik, uzun zamandır üzülmemiştik böyle. Sahada çırpınan çocuklara, Takoz Recep'e, Samet Hoca'ya üzülüyoruz çünkü, milyon euro'ları alan ruhsuzlara değil.. Sana feda olsun bu üzüntüler, göz yaşları...

Tanju Babadan gelsin;
Toprak değil mi erkeni, geçi,
Aldırma doldur sen be Meyhaneci..
Koy koy koy koy koy,
Koy koy koy koy koy,
Doldur bak efkarlandım yine bu gece..

Yazının devamı 'Devamı'  butonuna basınca...

6 Aralık 2012 Perşembe

Yeni Bira'larımız Şişelendi / Hasat K-1 ve K-2

Fermantasyon süreci beklediğimizden uzun sürdü ama Bira Atölyesinin ilk KİT serileri olan Belgian Tripel (K-1) (%9-9,5 alkol) ve Tarwebier (K-2) (Buğday Birası) (%5-5,5 Alkol) şişelendi.

Resimlerden de görüleceği üzere bu sefer biraz daha düzenli ve sistemliydik. Tüm biraları şişelere doldurduk. Pet şişe kullanımı olmadı. Ayrıca kit versiyonlarında tortu da olmadığı için yaklaşık 34 litreye yakın bira şişelemiş olduk. Resimlerden de görebileceğiniz üzere bunları etiketledik..

Şimdi önümüzde uzun bir bekleme süreci olacak. Biralarımızın şişede olgunlaşması yaklaşık 8 hafta alacak. Biz de bu arada yeni hasatlar üretmeye devam edeceğiz.

Yazının devamı ve resimler 'devamı' yazısını tıklamanız yeterlidir..