12 Aralık 2011 Pazartesi

Geçmiş olsun da...

Bugün bu sayfadan takımı eleştirecek yüzüm yok açıkçası çünkü maçı evimde izledim, 4 maçtır İnönü'den uzak Beşiktaş'ı izlemek için bu pazar akşamüstü imkanım olmasına rağmen stada gidemedim. Benim sebebim de, stadın dolmamasının ana nedeni de aynı.. Stoke City maçı ve 3 günde 250 TL'nin (maç önü standart alkol alımı ile 300-350 TL) bünyeye ağır gelecek olması.

Biz bile bir sonraki maçın derdinde iken uçak ve yeşil sahadan başka birşey görmeyen futbolcuların çok da kolay eleştirilmemesi gerekitğini düşünüyoru. Tabi Almeyda'yı  ayrı tutmak lazım..
Bu maçın özeti aşağıdaki pankarttır. Beşiktaş bir spor klubü değil bir kendini bilmezin oyuncağı konumundadır.
YAZIKLAR OLSUN.. Bir ülkenin başbakanına geçmiş olsun demek ayrı, bunu bir yaranma, hoş görünme, yakın olma çabası ile yapmak ayrı.. Demirören'in amacını hepimiz biliyoruz..

 

O arma yere düşmesin, zaten zor bir süreçten geçen klübümüz daha da yara almasın istiyoruz ama Kaybetsek Hüzün, Kazansak Demirören.. Bize mutluluk haram..

Maçın analizine geçecek olursak, maçın hakkı galibiyet değildi zaten. Baskı kurduğumuz iyi oynadığımız dönemler oldu ama pozisyon bulamadık, bir şans topu ile öne geçtik. Eleştirilecek tek yan büyük takımın kendi evinde şans golü de olsa öne geçtiği ve dirençli bir orta saha ile oynadığı maçın beraberlikle bitirmemesi gerektiği. Ama bu bir Beşiktaş klasiğidir.


İBB tam bir tiyatro takımı. 70 dakika yerden kalkmayan turuncular, son 20 dakika en sert faulde bile koşa koşa pozisyon alıyordu. Futbol bu gibi takımlar yüzünden çirkinleşiyor. Ama takım oyunu oynuyorlar, disiplinliler ve Can Arat, Cihan, Rızvan gibi adamlarla bu puanı topluyorlar. Ligimizin gerçekliği İBB'dir, Q7, Simao, Fernandes değil.. Kendimizi kandırmayalım.

Tribünlerde en sevmediğim hareket Beşiktaş formasını giymekte olan bir futbolcuya yapılan hakaretdir. Net. Özellikle yıllarca sadece yeteneği elvermediği için o şekilde oynayan onlarca futbolcu küfürlere ıslıklara maruz kaldı. Sonrasında da takımdan ayrıldı. Bizim en yetenekli kadromuzu 100. yıl kadrosu değildi, ya da Denizli dönemi. Eskişehir yedekleri, 2. ligde jübile yapan oyuncularla şampiyon olduk biz. İBB'de Doka dışında bir tane daha önce ayağına top değmiş olduğu hissedilen futbolcu yoktu. ama sonuç? bu kadar uzun girişten geleceğim nokta Almeyda.. Yetenkesizlik, yorgunluk, kötü gününde olmak dışında birşey bu adamdaki. Sahada kendisi var, BJK Arması ve forması yok onun için.. Gol atarsam da kendime, iyi oynarasam da kendime, amacım BJK'de kalmak değil buradan gitmek nasıl olsa izlemnimi veriyor bana. Bu ruhu taşımayan adamın bu forma altında kalmasına da gerek yok bence.. Ne olursa olsun o forma için küçük bir çocuk gibi heycanlanan, maça gireceği anı heyecanla bekleyen Holosko 1000 kere makbuldür Almeyda'nın yerine.. İsterse her maç dünyaları kaçırsın..

Yazıyı birkaç küçük alıntı ile bitirmek isterim;

'Almeyda'yı.. diyar diyar sürükle!' Feridun Düzağaç Maccabi maçı sonrası twitter.
'Arif Erdem'in teknik direktörlüğe getirilmesi ile İBB ilk antremanını İstanbul Şehir Tiyatrolarında gerçekleştirdi.' Zaytung.

Sonuç: BJK:1 - İBB:1

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder