26 Ekim 2012 Cuma

Şarap-severler için: Cantillon Biraevi!



Tezatlarla dolu bir başlık değil mi? ‘Ben bira sevmiyorum abi, hamallık..’ bu sözü çok duymuşsunuzdur. İzlediğim bir belgeselde vardı sanırım, bira sevemeyen insan olabileceğine pek inanmıyorum. Herkesin sevebileceği ve keyifle içebileceği bir bira mutlaka vardır, tek sorun henüz onu içmemiş olmasıdır. Bu yazımızdaki hedefimiz şarap severler. Şarap gibi kokan, şarap gibi görünen ve hatta tadı bile onu andıran efsanevi biraları tanıyacağız. Birkaçını yorumlayacağız.

Cantillon Biraevi (Bira fabrikası) 1900 yıllarda Paul Cantillon tarafından kurulmuş ve Belçika’ya özel LAMBIC biraları üretmeye başlamış olan bir biraevi. Lambic biraların özelliği belki de dünyadaki ilk hasatın yapılmasından beri var olan bir tekniği sürdürmesi. Doğal fermantasyon.. Maya sonradan katılmıyor, doğada bulunan ve fermantasyonu sağlayan doğal mayalarla biramız şeklini alıyor. Bölgenin sıcaklığı sadece 4 Ay bira yapımına müsaade ettiği için bu tarihlerin dışında bira üretimi de yapılmıyor. Doğallığın doruklarında hiç tatmadığınız bira lezzetlerini okumak için ‘Devamı’ butonunu tıklamanız yeterlidir.

22 Ekim 2012 Pazartesi

Haydi Kalk Ayağa!

YD döneminden kalan ender güzel olaylardan biri takımımızın 'Haydi Kalk Ayağa' marşı ile seromoniye gelmesidir bence. Daha eskilerden gelen bir adet ise büyüklerim beni düzeltsinler lütfen.

Üstte gördüğünüz resim dünkü maçın son saniyesi(Herkesin bildiği üzere...). Kaçan golden sonra üzüntüden yıkılan futbolcular... Kötü günleri bekliyorduk, belki daha kötülerini de göreceğiz. Şimdi! asıl şimdi, takımın ne olursa olsun desteğe ihtiyaç duyduğu zamandır. 3 de yeseler, 5 de yeseler...

En kötü gün bugünse eğer bugün daha gür: BEŞİKTAŞ SEN BİZİM HERSEYİMİZSİN.

Dün staddaydım, maç sonunda kaçan golden sonra tüm stadın futbolcuları alkışmalası ne kadar güzel ise, 1-0 da devre sonunda Quaresma diye bağırılması o kadar iğrenç ve kötüydü. 

Bizi bitiren bugünlere getiren taraftar olmuştu, ne yazık ki de böyle devam ediyor. Eski açık karıştı, numaralı-açık birbirne giriyordu. nedeni takım değil bir futbolcu, hem de sahada olmayan bir futbolcu. Twitter'dan takip ettiğim kadarı ile kapalı'da Abilerimiz her tezahürata girmiyor diye tehdit edilir olmuş.

Net olarak söylüyorum; Takım yenilsin de Q7 diye bağıralım düşüncesinde olan insanlar var. Biliyorum çünkü birebir yaşadım. Yeni açıkta tüm maç susanlar, devre sonunda Q7 diye bağırıyorlardı..

Nedir bu sevgi? Nedir bu üzüntü? Biz Kibar Feyzo'muzun Fener forması giydiğini görmüşüz, buna üzülmüşüz. Q7'nin oynamaması zerre hissettirmez acısını. Q7 kim?

Zor günlerden geçeceğiz ama olsun gelecekse tüm acılar, biz hazırız senden gelsin; Beşiktaş'ım HAYDİ KALK AYAĞA, YÜRÜ GÜNEŞE!..

20 Ekim 2012 Cumartesi

Bira Atölyesi

Sevgimiz yeni boyutlara geçişini tamamlamak üzere. Amatör şartlarda tamamamen güzel bira içme, emeğimizi yudumlama isteğiyle çıkılan yolda ilk biramızı şişeledik. 14 gün sonra tadına bakacağız. Bireysel değil bir takım çalışması, bu yüzden bu çalışmaya özel ayrı bir sayfa da hayata geçti, henüz emekleme aşamasında.

Aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz..

http://biraatolyesi.blogspot.com/

Proses adımlarından kareler ise 'Devamı' butonuna basmanızı bekliyor..

13 Ekim 2012 Cumartesi

Yeni Yerler, Yeni Biralar..



   
    Bira yazılarında geriden geliyoruz, üstü üste yazılar yazmak lazım. Bu yazıda 3-4 değişik bira tadımını, Frankfurt Seyahati ve burada yapılan değerlendirmeleri listelemeye çalışacağım. 
      Hızlanmak istememim 2 nedeni var; 
  • Siz sevgili dostlarımdan gelen yoğun ilgi. :) Halimizi hatrımızı soran yok, biraları soran çok valla. Geçen hafta eski dostları gördüğümüz Ford ziyaretinde ‘Otosan People’ ahalisinden herkes önce biraların sonra bizim hatrımızı sorar olmuş.  
  • İkinci neden diğer yazıların başlıklar; İlk Bira üretimi denememiz, Delirium Cafe’yi ve Cantillon Bira İmalathanesi ziyaretlerimi soğumadan servis etmek istiyorum.
Bu yazı’da ilk IPA denememiz, Amerikan Butik (Craft) biracılığına kısa bir giriş ve Frankfurt Ziyaretinden bazı bira notlandırmaları olacak. Okumak isteyenler ‘Devamı’nı tıklayabilir, yeter ulan baydın diyenler; ah benim içtiklerimi bir de siz içseniz öyle demesiniz ama.. :)

8 Ekim 2012 Pazartesi

Buradayım ULAN!

Fenerbahçe'ye 3-0 yenildik. Kulüp borç batağında. Sahadaki futbolcularımız ile icralık durumdayız. Taraftar işi gücü bırakmış Q7 diye yürüyor. Stad elimizden kayıyor. Kapalı dağılmış.

Ama BEN BURADAYIM! Dalga geçecek olan Fenerli, cimbomlu varsa buyursun.. Samet'e sövecek olan HOSE MORUNYO'lar beri gelsin.. Twiter Teknik direktörleri, yöneticileri, yenilsek de Q7 gelsinciler.. Ben Burdayım!

Siz kundakta sallanırken bu adam kolunda pazu bandı takıyordu. Siz kimsiniz ki Beşiktaş Kulubunun Teknik Direktörüne küfür edebilirsunuz?

Samet Hoca maç sonrası az bile söyledi. İşiniz gücünüz oynamayan Tanju değil mi?Çok daha iyi biliyorsunuz her şeyi.. Allah size akıl, bizlere sabır versin..

Daha önce de yazdım: Bunlar iyi günler. Kötü günlere hazırlanın. Ben hazırım ve buradayım! Benimle birlikte üzülecek, boyununu bükecek BEŞİKTAŞ'lıların arkasındayım. Schuster'i sevdiğiniz kadar kendi kaptınınıza değer verin. çünkü o sizi yüzüstü bırakıp çekip gitmek yerine en zor koşullarda giyotinin altına kafasını koydu. Tek idealini, tek şansını bu şekilde bir takımda değerlendirmeyi kabul etti.

BEŞİKTAŞ ULAN!

4 Ekim 2012 Perşembe

Nasıl anlatsam? Nerden başlasam?

 Yazacak o kadar çok şey birikti ki bu ara... Beşiktaş'ın durumu malum. Bin dermana değer bir derdimiz var çok şükür. İçkimize sebep oluyor. İçmek konusunda da sınırlar zorlanıyor. Hani indirme hızı yazma hızını geçtiği an CD'ler öldü yalandan kopya film/dizi arşivciliği rafa kalktı ya, bizim de yeni bira içme ve aktivite hızımız yazma hızımızı aştığı için blog biraz öksüz kaldı.

Kendime bir sıra belirleyebilmek adına bu ara yazıyı yazmayı uygun buldum.