Dünya’nın en iyi biralarını kim
yapıyordur sizce? Almanlar mı? Belçikalılar mı? Milyar Dolarlık büyük bira
firmaları mı? Kendini bu işe adamış enstitüler mi?
Bu soruya Mısır ile birlikte biranın
doğduğu topraklar olan Anadolu’nun güzide … kasabası demeyi çok isterdim ama
Bira (butik, özel, bize özel biralar…) bu topraklardan gelmemek üzere kaçmış
gibi. Yazık..
En iyi tabi ki iddialı bir
kavram. Binlerce farklı marka/çeşit onlarca ayrı türü olan bir içki için en iyi
budur demek zor ama birçok kesim tarafından en iyi olarak kabul edilmiş,
Dünya’nın birçok yerinde Butik (Craft) Biracılığa ilham olmuş en iyi ve en özel
biralar Manastır’larda yaşayan ve suskunluk yemini etmiş keşişler (evet din
adamları..) tarafından üretilmektedir. Hatta daha da net söylemek gerekirse
Cisterian tarikatına bağlı ve çok sıkı kurallar altında yaşayan, çok zorunlu ve
gerekli olmadıkça asla konuşmayan, tüm yaşamını 6. Yüzyıl’da yazılmış St.
Benedict kurallarına göre geçiren keşişler tarafından.
Bu şaşırtıcı durum ilk
öğrendiğimde merakımı o kadar cezbetti ki bir Bira manyağı olmamda etkisi
kesinlikle mevcuttur. Eğer sizi de meraklandırdı ise yazının devamında TRAPPIST
biralarını tanıyalım, içtiklerimizi yorumlayalım izninizle..
Öncelikle Trappist biraları bu
özelliklerinden dolayı korunan bir marka konumunda. Manastırda üretilen ilk
biraların kalitesinden ve gördüğü ilgiden dolayı bazı bira üreticileri bu adı
kullanarak bira üretmeye başlamışlar. Ardından çeşitli mahkemeler ve alınan
kararlar sonucunda ‘Trappist’ adının sadece Cisterian tarikatına bağlı
manastırlarda üretilen biralar verilebilmesi kararlaştırılmış. Dünyada bu
şekilde üretim yapan 7 Manastır mevcut. Achel,
Chimay, La Trappe, Orval, Rochefort, Westvleteren, and Westmalle. LA Trappe
Hollanda’da diğerleri Belçika’da bulunmaktadır. Bir biranın bu şekilde adlandırılabilmesi
için de bazı şartları yerine getirmesi gerekli;
·
Üretim kesinlikle Manastır sınırları içerisinde
keşişler ve/veya onların gözetiminde olmalı.
·
Birahane’nin amacı kar etmek değil manastır
giderlerini karşılamak olmalı.(keşişlerin bina ve alanların bakım giderlerini
karşılamak)
Bırak ansiklopedik bilgileri de
içtiklerine gel diyorsunuz tahminim. O zaman hangi Trappist Manastırının hangi
biraları ürettiğini özelliklerini merak ediyorsanız inceler okursunuz. Sadece
son bir anektot ileteyim. Bu biralar özel, bazıları artık nispeten kolay
bulunmakla birlikte gördüğünüz yerde alın, için. Bazılarını zaten arasanız da kolay
kolay bulamazsınız. Örneğin Westvleteren
manastırı sadece randevu ile kasa satışı yapıyor. Şanslı olup da randevu
alabilirseniz belirlenen günde manastıra gidip biranızı kapıdan teslim
alabilirsiniz. Plakanızı kaydediyorlar, ardından bir süre (60 gün) size bira
yok! Burada aklıma Seinfeld'deki mükemmel çorba yapan adamın şu akıllara kazanan sözü geliyor. NO SOUP FOR YOU!! :)
Hiç trappist içtim mi? Evet
içtim! Hem de yıllarca Belçika, Hollanda ziyaretlerinde bulunmuş buralarda
haftalar geçirmiş biri olarak tüm trappist biralarımı Fransa’da içtim. Şansın
ve mutluluğun insanı nerede bulacağı hiç belli olmuyor. Beni de Fransa’da
aşağıda resmini gördüğünüz kafe’den bozma adı Bar olan yerde buldu. Öyle
görünmese de inanılmaz (TR standartlarına ve birçok birahane’ye göre) bira
çeşidi mevcuttu (11 farklı ülkeden 50'ye yakın farklı bira, 30'a yakını Belçika birası olan bir menü). Her akşam 21:00-22:00 gibi sevgili zevcemi otele bırakıp hemen bu
bar’a koştum. 4-5 artık bünye ne kadar (akşam yemeğinde içilen şarapların
üstüne) elveriyorsa içtim ve yazdım. Buyrun;
O anki duygularımı aynen
aktarıyorum; "Bulanık sari bir renk, beyaz yoğun bir köpük.. İlk trappist
geliyor.. Koku şerbetçiotu, portakal (ya da?) aroması vuruyor.. İçim inanılmaz
dolgun.. Önce gazlı bir içim ve acılık, ardından meyve tatları ve bitiriş yine
acı ve damakta kalıcı. 9,5 alkol oranlı olduğuna inanamıyorsunuz. Her yudumda
keyif..."
Sonuç olarak; galiba aşık oldum..
Rengi, kokusu, içimdeki denge ve komplekslik size bu bira mı gerçekten dedirtiyor.
Çıtayı çok yükseğe koyuyor. İçmek güzel de bu tada alışan insan devamında neyle
tatmin olur bilinmez. 2 şişe içtim, bir şişe de getirdim. Henüz açmaya da
kıyamadım, arada gidip seviyorum. Gerçekten..
PUAN 10/10
Yine dokunmadan ilk içtiğim andaki
duyguları ve yorumları verelim önce; "Renk
koyu kahve, siyaha yakın. Köpük açık kahve. Koku yabanmersini, biraz alkol,
karamel, artık algılar birbirine karışıyor.. İlk içim gazlı ve kabarcıkları
hissediyorsunuz ama ardından damakta tatlar patlıyor. Kırmızı meyveler, gaz
kabarcıkları ve karamel.. Tabi ne kadar doğruysa.."
Beyler, bayanlar, kusura bakmayın
ama %11 alkol oranlı bir biradan bahsediyoruz burada. Böyle bir birada denge
komplesite inanılmaz. Hem ben kim oluyorum da Trappist birasını
eleştirebiliyorum? Tek notum damakta alkol hissi var doğal olarak. Rochefort 8’i
de denemek isterim. Bu yüzden puan;
PUAN 9,5/10
Şimdi bütün güzel biraları bir
yazıda tüketmeyelim. Senede 2 kere falan bu şansı elde ediyoruz zaten.. Aşağıda
KIYMETLİLERİM’in resimleri var. Hepsini tek tek yazacağım ama içmeye nasıl
kıyacağım bilmiyorum.
WESTMALLE BİRASINI ÇOK MERAK ETTİM.BÖYLE YAZILARI OKUYUPTA BİRALARI TADAMAMAK ÇOK KÖTÜ.KEDİYE CİGER GÖSTERİR GİBİ OLUYORUZ HER YAZIDA.
YanıtlaSilNoyan'ım Westmalle evde var. Kardeşim içmeyecek de kim içecek...
YanıtlaSil