8 Ağustos 2012 Çarşamba

TRAPPIST'ler; Westmalle, Rochefort


Dünya’nın en iyi biralarını kim yapıyordur sizce? Almanlar mı? Belçikalılar mı? Milyar Dolarlık büyük bira firmaları mı? Kendini bu işe adamış enstitüler mi?

Bu soruya Mısır ile birlikte biranın doğduğu topraklar olan Anadolu’nun güzide … kasabası demeyi çok isterdim ama Bira (butik, özel, bize özel biralar…) bu topraklardan gelmemek üzere kaçmış gibi. Yazık..

En iyi tabi ki iddialı bir kavram. Binlerce farklı marka/çeşit onlarca ayrı türü olan bir içki için en iyi budur demek zor ama birçok kesim tarafından en iyi olarak kabul edilmiş, Dünya’nın birçok yerinde Butik (Craft) Biracılığa ilham olmuş en iyi ve en özel biralar Manastır’larda yaşayan ve suskunluk yemini etmiş keşişler (evet din adamları..) tarafından üretilmektedir. Hatta daha da net söylemek gerekirse Cisterian tarikatına bağlı ve çok sıkı kurallar altında yaşayan, çok zorunlu ve gerekli olmadıkça asla konuşmayan, tüm yaşamını 6. Yüzyıl’da yazılmış St. Benedict kurallarına göre geçiren keşişler tarafından.

Bu şaşırtıcı durum ilk öğrendiğimde merakımı o kadar cezbetti ki bir Bira manyağı olmamda etkisi kesinlikle mevcuttur. Eğer sizi de meraklandırdı ise yazının devamında TRAPPIST biralarını tanıyalım, içtiklerimizi yorumlayalım izninizle..



Öncelikle Trappist biraları bu özelliklerinden dolayı korunan bir marka konumunda. Manastırda üretilen ilk biraların kalitesinden ve gördüğü ilgiden dolayı bazı bira üreticileri bu adı kullanarak bira üretmeye başlamışlar. Ardından çeşitli mahkemeler ve alınan kararlar sonucunda ‘Trappist’ adının sadece Cisterian tarikatına bağlı manastırlarda üretilen biralar verilebilmesi kararlaştırılmış. Dünyada bu şekilde üretim yapan 7 Manastır mevcut. Achel, Chimay, La Trappe, Orval, Rochefort, Westvleteren, and Westmalle. LA Trappe Hollanda’da diğerleri Belçika’da bulunmaktadır. Bir biranın bu şekilde adlandırılabilmesi için de bazı şartları yerine getirmesi gerekli;
·         Üretim kesinlikle Manastır sınırları içerisinde keşişler ve/veya onların gözetiminde olmalı.
·         Birahane’nin amacı kar etmek değil manastır giderlerini karşılamak olmalı.(keşişlerin bina ve alanların bakım giderlerini karşılamak)

Bırak ansiklopedik bilgileri de içtiklerine gel diyorsunuz tahminim. O zaman hangi Trappist Manastırının hangi biraları ürettiğini özelliklerini merak ediyorsanız inceler okursunuz. Sadece son bir anektot ileteyim. Bu biralar özel, bazıları artık nispeten kolay bulunmakla birlikte gördüğünüz yerde alın, için. Bazılarını zaten arasanız da kolay kolay bulamazsınız. Örneğin Westvleteren manastırı sadece randevu ile kasa satışı yapıyor. Şanslı olup da randevu alabilirseniz belirlenen günde manastıra gidip biranızı kapıdan teslim alabilirsiniz. Plakanızı kaydediyorlar, ardından bir süre (60 gün) size bira yok! Burada aklıma Seinfeld'deki mükemmel çorba yapan adamın şu akıllara kazanan sözü geliyor. NO SOUP FOR YOU!! :)

Hiç trappist içtim mi? Evet içtim! Hem de yıllarca Belçika, Hollanda ziyaretlerinde bulunmuş buralarda haftalar geçirmiş biri olarak tüm trappist biralarımı Fransa’da içtim. Şansın ve mutluluğun insanı nerede bulacağı hiç belli olmuyor. Beni de Fransa’da aşağıda resmini gördüğünüz kafe’den bozma adı Bar olan yerde buldu. Öyle görünmese de inanılmaz (TR standartlarına ve birçok birahane’ye göre) bira çeşidi mevcuttu (11 farklı ülkeden 50'ye yakın farklı bira, 30'a yakını Belçika birası olan bir menü). Her akşam 21:00-22:00 gibi sevgili zevcemi otele bırakıp hemen bu bar’a koştum. 4-5 artık bünye ne kadar (akşam yemeğinde içilen şarapların üstüne) elveriyorsa içtim ve yazdım. Buyrun;

WESTMALLE (Tripel)
O anki duygularımı aynen aktarıyorum; "Bulanık sari bir renk, beyaz yoğun bir köpük.. İlk trappist geliyor.. Koku şerbetçiotu, portakal (ya da?) aroması vuruyor.. İçim inanılmaz dolgun.. Önce gazlı bir içim ve acılık, ardından meyve tatları ve bitiriş yine acı ve damakta kalıcı. 9,5 alkol oranlı olduğuna inanamıyorsunuz. Her yudumda keyif..."
Sonuç olarak; galiba aşık oldum.. Rengi, kokusu, içimdeki denge ve komplekslik size bu bira mı gerçekten dedirtiyor. Çıtayı çok yükseğe koyuyor. İçmek güzel de bu tada alışan insan devamında neyle tatmin olur bilinmez. 2 şişe içtim, bir şişe de getirdim. Henüz açmaya da kıyamadım, arada gidip seviyorum. Gerçekten..
PUAN 10/10




ROCHEFORT 10
Yine dokunmadan ilk içtiğim andaki duyguları ve yorumları verelim önce;  "Renk koyu kahve, siyaha yakın. Köpük açık kahve. Koku yabanmersini, biraz alkol, karamel, artık algılar birbirine karışıyor.. İlk içim gazlı ve kabarcıkları hissediyorsunuz ama ardından damakta tatlar patlıyor. Kırmızı meyveler, gaz kabarcıkları ve karamel.. Tabi ne kadar doğruysa.."
Beyler, bayanlar, kusura bakmayın ama %11 alkol oranlı bir biradan bahsediyoruz burada. Böyle bir birada denge komplesite inanılmaz. Hem ben kim oluyorum da Trappist birasını eleştirebiliyorum? Tek notum damakta alkol hissi var doğal olarak. Rochefort 8’i de denemek isterim. Bu yüzden puan;
PUAN 9,5/10



Şimdi bütün güzel biraları bir yazıda tüketmeyelim. Senede 2 kere falan bu şansı elde ediyoruz zaten.. Aşağıda KIYMETLİLERİM’in resimleri var. Hepsini tek tek yazacağım ama içmeye nasıl kıyacağım bilmiyorum.

2 yorum:

  1. WESTMALLE BİRASINI ÇOK MERAK ETTİM.BÖYLE YAZILARI OKUYUPTA BİRALARI TADAMAMAK ÇOK KÖTÜ.KEDİYE CİGER GÖSTERİR GİBİ OLUYORUZ HER YAZIDA.

    YanıtlaSil
  2. Noyan'ım Westmalle evde var. Kardeşim içmeyecek de kim içecek...

    YanıtlaSil