30 Eylül 2011 Cuma

Stoke City / Beşiktaş - İstikrar şart!

Gerçekten üzüldük. Topa sahip olan, iyi pas yapan, şut çeken ve rakibi zorlayan bir takım vardı sahada. Takım her geçen gün daha iyiye gidiyor ama bence umutlanmak için de çok erken. Beşiktaş'ın dengesiz oyunlar ve sonuçlar almasını hepimiz bekliyoruz bu sene.  Bardağın ters dönmesi için 2 maç yeter de artar bile. Ne Carvalhal kalır, ne Edu ne de ... Halbuki bu maç bize şunu bir kez daha gösterdi ki; istikrar ve felsefe ne kadar kötü bir hedef doğrultusunda olsa da düzensizlikten ve sürekli değişimden daha iyidir.

Stoke City tam da istediği gibi 'oynamadı' ve maçı kazandı, 2 attılar daha da atabilirlerdi. Biz ise futbol oynamaya çalıştık, takımımızla gurur duyduk. O kadar..

Biz  oynadık onlar kazandı, buna sığınıp gelecekle ilgili boş hayaller kurmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Biz Bursa'yı, Chelsea'yi oynayıp da yenmedik ama maç sonu yorumlar belliydi; kötü günde kazanmak güzel ilerisi için umutluyuz. Peki iyi günde kaybedince yine nasıl ilerisi için umutlu olabiliyoruz?

Bizim umuda ihtiyacımız yok; Sen yenilmişsin umdurumda değil ki... hep böyle oynayın canımızı verelim...

Maç yazısına geçmeden önce dün maçı izleyenlerin hislerine tercüman olacağını düşündüğüm bir cümle kurmak istiyorum; Quaresma futbolcu ise bu sahadaki kırmızılılar ne? Sahadaki kırmızılılar futbolcu ise Quaresma ne?

Maça Beşiktaş sanırım herkesin umduğundan da iyi başladı. Özellikle Carvalhal'in çıkardığı kadroya itiraz edilebilecek bir nokta göremyiroum. Hilbert'in de takıma girmesi ile kanatlardan top yaparak çıkma şansı bir kat daha artmış durumdaydı. Hilbert neden lig maçlarında yok demek o kadar kolay değil. Maça 6 yabancı ile çıkmak, oyuncu değişikliklerini ve hamleleri çok etkiliyor. Türkiye gibi bir ligde de maçı kazanıp kazanmamayı sağ bek'e bağlamak çok anlamlı da gelmiyor. Sorun başka bir noktada ve hemen de çözülebilecek gibi değil.

Kişiler bazında maçı değerlendirirsek;

Sizce de Fernandes Beşiktaş'a gelmiş en iyi yabancı orta saha oyuncularından birisi mi? Yoksa bu benim balık hafızamın bir ürünü mü? Bazen olmadık top kayıpları yapıyor olabilir ama onun ayağına değmeyen bir topun da karşı sahaya geçmişliği yok. Beşiktaş biraz daha takım halinde çıkabilse ve Fernandes topu rakip yarı sahada alabilse Türkiye liginde en yakın rakibe 6-8 puan fark atarız. Siamo da canlanır, Q7'de..

Q7 dün çok verimliydi. Şutları, pasları kat edişleri ile tüm takımı rahatlattı, öne çıkardı, yönetti. Tam bir kaptan gibiydi. Crouch'un açıklamalrından mı gaza gelmişti biliyorum ama oldukça da sakindi. Bu hırsı bu sakinlikle lig maçlarında da göstermesi ikinci yarı avrupada büyük bir takıma gitmesi için yeterli olur.

Egemen, yine bildiğimiz gibi canını dişne takarak sonuna kadar mücadele etti ve çok da iyi oynadı. Diğer maçlara göre artısı topu oyuna sokmaktaki istek ve becerisiydi. Neden bu gibi pasları STSL'de yapmıyoruz? Geriye koşan bir orta saha ile paslaşma, kanat adamının açılması, ver-kaç ve orta alandaki boşluğa geçiş.

Hayat ne kadar kolay değil mi? :) Bizim çok değerli yorumcu abilerimizin yorumlarına benzedi; 'Efendim Beşiktaş iyi oynar, iyi yardımlaşır ve gol yemeden bir gol atabilirse maçı kazanır..'



Hilbert, ah bir de pasaportun TC olsaydı. Özlemişiz. Q7'yi izleye izleye sonunda bir Alman bile trivela yapabiliyor. Öğrenmenin yaşı yok..

İsmail, her geçen gün üstüne koyuarak gidiyor. Kendine güveni de iyice arttı. Helal olsun, nazar değmesin.

Mehmet, orta sahayı asıl toparlayan adamdı. Top kazanmalarının yanında Crouch'a karşı çıktığı kafa toplarında da hiç ezilmedi. Bu iş ribaunt gibi, önemli olan boyun değil nerede durduğun ve rakibini nasıl dışarıda tuttuğun.

Necip sezonun en iyi maçını oynadı, özellikle ikinci yarıda ceza sahası önünde top almak için çabaları oyunu yönlendirmesi çok iyiydi. Biraz daha dikine hızlı oynayabilse, şutu güven verse 10 yıl Beşiktaş bu bölgeye transfer yapmaz. Bu adam henüz 20 yaşında. Carvalhal'ın da herşeye rağmen İsmail ve Necip'teki ısrarına tebrikler. Ernst ile amaç başlasa belki herkes alkışlardı da.

Edu. Herkes bu adama ve onun üzerinde Carvalhal'e sallıyor ama 4 tane futbol yarmasının arasında daha güçsüz bir adama da yer verilemezdi. Görevini yerine getirdi ama üstüne koyamadı. son dakikalardaki şutu gol olsa o kahraman, Carvalhal dahi olurdu. Kısmet değilmiş.

Simao, arada bir parladı ama artık biraz yedek mi soyunsan be Sabrosa'm Simao'm. Zaten yaşın da genç değil. Birilerini denesek görsek, bu arada Hilbert'i de sağa alırız ha ne dersin?

Sivok, üzülme pozisyon penaltı değil. Eğer hakem o pozisyona penaltı veriyorsa Stoke'ın hiçbir korneri veya taç atışında top yere inemez. Hücum faulden dolayı iptal olurdu. Rüştüye omuz atmalar, Defans oyuncularını sıkıştırmalar. Rugby takımı mübarek.

Rüştü yan toplarda çok zayıftı ama çok da faule maruz kaldı, bazen de kalıyormuş gibi yaptı. Ama cepheden yaptığı 2-3 kurtaşı Cenk kesinlikle yapamazdı. Artislik bir atlama ve topu da ağlarda görürdük. Görevini yaptı.

Hakem çok kötüydü. Pozisyonlara uzak, silik ve yanlış kararlarla dolu bir maç yönetti. Saçma bir penaltı ile de kuşu kondurdu.

Bizden 3 oyuncuyu Stoke City'e koysak PL'de şampiyonluğa oynar.. Şaka şaka.. :)

Bu maç ve mücadeleden sonra Gaziantep deplasmanı için umudum biraz kırıldı. Takım 2-3 günde bir maç trafiğinden moral bozucu bir malubiyetle çıkıyor. Maça yorgunluk ve konsantrasyon eksikliği olarak yansıyacaktır. Ben maç izlemekten yoruldum adamlar ne yapsın? Antep maçını kazanırsak rakipleri bir korku alacağı da kesin..

Maçın Adamı:  Senenin İlk Takım oyunu..
ve sonucunda malubiyet!

Stadda olan tüm taraftarlara ve gurbetçilere teşekkürler..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder